bir nihal atsız şiiridir. hikayeside şöyle;
ahmet turan bir gazidir, istanbul'a gelir ve vapura biner. vapurda türk kızları ve bir erkek vardır. ahmet turan'a bakıp biraz gülerler. ahmet turan sonra bir bakar ki işgal kuvvetleri komutanı fransız generali istanbul'a girerken bazı istanbullu kızlar, kadınlar fransız ve ingiliz askerlerine çiçekler atmış. onlara pasta çörek ikram etmişler. acaba bu kadın ve kızlar da onlardan mıdır diye aklından geçirir. şaşkın vaziyettedir. vatanında kendisini garip hissetmektedir. herkese küsmüş gibi kimsenin yüzüne bakmaz.
atsız bu durum karşısında ahmet turan'ın ağzından yazılmış gibi şu mısraları dizer:
ey saçları "alagarson" kesik hanım kız!
gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
bacağımla alay etme pek topla diye.
bir sorsana o topallık nerden hediye ?
sen şişli'de dansederken her gece, gündüz
biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
siz salonda dansederken bizler savaştık.
ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
olan işler dimağını azıcık yorsun!
biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
biliyorum baldırını o kadar nazla
örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
benim bütün elbisemden... hatta kendimden...
biliyorum: çünkü bugün şu dünyada ben
neyim? bir hiç... işe güce yaramaz, topal...
sen sağlamsın senin hakkın dünyadan zevk al:
çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
dolaşırken... biz de tipi, fırtına, yağmur,
kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık
sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
gülme bana bakıp pek arsız arsız
sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
sana karşı haykıranı mecbursun dinle;
bugün hesap göreceğiz artık seninle:
ben cephede geberirken, geride vatan
aşkı ile bin belalı işe can atan
anam, babam, karım, kızım eziliyorken
dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen
bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
sizin için harbederken yedim kurşunu.
onun için topal kaldı böyle bacağım,
onun için tütmez oldu artık ocağım.
nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
ya siz nasıl yaşadınız? bizim kanımız
size şarap oldu sanki... şehit canımız
güya sizin mezenizdi! yiyip içtiniz;
zıpladınız,kudurdunuz arsız,edepsiz!...
gerçi salonlarda "yıldız" dı senin adın,
hakkikatte fahişesin ey alçak kadın!
ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
0
+
-entiri.verilen_downvote
müthiş şiirdir. yanılmıyorsam osman öztunç bestelemişti.
mayista bu sıfati ustlenecek olan kişiyim. 1 ay önce ön çapraz bağ ameliyatı oldum hala mayısa kadar iyileşebileceğimi düşünmüyorum. böyle nasıl askerlik yapilir onu hiç bilmiyorum :(
0
1 sene sonra bi daha gel muayne ol derler hocam :) - turkcu bey 17.01.2016 03:12:38 |#2513459